Uçuş Personeli Hakları Nelerdir ?
Uçuş Personeli İçin Yeni Hukuki Haklar
Uçuş personeli hakları 4857 Sayılı İş Kanunun yazık ki işveren ve işçi arasında ki iş ilişkilerinin tamamını düzenlenmemektedir. 4857 Sayılı İş Kanunun 4. Maddesinde belirtilen işlerde ve iş ilişkilerinde bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlenmiştir. Ne yazık ki özel istihdam alanı olan havacılık alanı için düzenlenmiş bir kanun bulunmamaktadır. Her alanın düzen ve bütünlüğün korunması için konulan yasa kurallarının bütününü oluşturan mevzuat için de ki bu yasal boşluk büyük ölçüde 818 Sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri ile doldurulduğu uygulamada görülmektedir.Ancak bu hükümler yasal boşluğu doldurmak için ihtiyaç duyulan güncel ihtiyacı karşılamaktan uzaktır.
TBMM kabul edilen 6098 Sayılı Yeni Türk Borçlar Kanunu ile uçuş personellerine ve iş sözleşmesi ile çalışan diğer herkese yeni haklar tanınmıştır. Yeni Türk Borçlar Kanunumuz ile birçok yeni düzenlemeye yer verilmiştir ancak bizler yalnızca tezimizin yazılış amacı ile ilgili olan önemli hükümlerden bahsetmekle yetinmemiz isabetli olacaktır. Çoğu emredici hüküm olan bu yeni düzenlemeler ile işçi aleyhine yapılan sözleşmeler geçersiz olacağından, söz konusu bu iş ilişkilerine taraf olan herkesin bu düzenlemeleri tek tek incelemelerinin faydalarına olacağı görüşünde olduğumuzu da belirtmeliyiz.
Yeni Türk Borçlar Kanunu ile yapılan düzenlemelere geçmeden önce hizmet akdinin bir tanımını yapmak gereklidir. 4857 Sayılı İş Kanununun 8. Maddesinde “ İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Tezimizle bağlantılı olarak, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu ile getirilen bazı düzenlemeler şu şekildedir;
- “MADDE 402- İşveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretini en az yüzde elli fazlasıyla ödemekle yükümlüdür.”
Eski dönem de fazla çalışma -ödemesi serbest bir şekilde ya ödeniyordu ya da ödenmiyordu. Artık bu hüküm ile fazla çalışma ücreti emredici hüküm haline gelmiştir.
- “MADDE 406/4- İşveren, işçiye zorunlu ihtiyacının ortaya çıkması hâlinde ve hakkaniyet gereği ödeyebilecek durumda ise, hizmetiyle orantılı olarak avans vermekle yükümlüdür.”
- “MADDE 410- İşçilerin ücretinin dörtte birinden fazlası haczedilemez, başkasına devredilemez ve rehnedilemez…”
- “MADDE 414/1- İşveren, işin görülmesinin gerektirdiği her türlü harcama ile işçiyi işyeri dışında çalıştırdığı takdirde, geçimi için zorunlu olan harcamaları da ödemekle yükümlüdür.”
- “MADDE 417/1- İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.”
- “MADDE 419- İşveren, işçiye ait kişisel verileri, ancak işçinin işe yatkınlığıyla ilgili veya hizmet sözleşmesinin ifası için zorunlu olduğu ölçüde kullanabilir.”
- “MADDE 420/1- Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.”
- “MADDE 421/1-2- İşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya durum ve koşullar buna imkân vermezse, bir tam çalışma günü tatil vermekle yükümlüdür.
İşveren, belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin feshi hâlinde, bildirim süresi içinde işçiye ücretinde bir kesinti olmaksızın, günde iki saat iş arama izni vermekle yükümlüdür.”
- “MADDE 422- İşveren, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yılda en az iki hafta ve onsekiz yaşından küçük işçiler ile elli yaşından büyük işçilere de en az üç hafta ücretli yıllık izin vermekle yükümlüdür.”
- “MADDE 425/1-2- İşveren, yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye, yıllık ücretli izin süresine ilişkin ücretini, ilgili işçinin izne başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermekle yükümlüdür.
İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, işverenden alacağı para ve başka menfaatler karşılığında yıllık ücretli izin hakkından feragat edemez.”
- “MADDE 426/1-3- İşveren, işçinin isteği üzerine her zaman, işin türünü ve süresini içeren bir hizmet belgesi vermekle yükümlüdür.
Hizmet belgesinin zamanında verilmemesinden veya belgede doğru olmayan bilgiler bulunmasından zarar gören işçi veya işçiyi işe alan yeni işveren, eski işverenden tazminat isteyebilir.”
- “MADDE 430/3- Taraflardan her biri, on yıldan uzun süreli hizmet sözleşmesini on yıl geçtikten sonra, altı aylık fesih bildirim süresine uyarak feshedebilir. Fesih, ancak bu süreyi izleyen aybaşında hüküm ifade eder.”
- “MADDE 432/2-3-4-5- Hizmet sözleşmesi; bildirimin diğer tarafa ulaşmasından başlayarak, hizmet süresi bir yıla kadar sürmüş olan işçi için iki hafta sonra; bir yıldan beş yıla kadar sürmüş işçi için dört hafta ve beş yıldan fazla sürmüş işçi için altı hafta sonra sona erer.
Bu süreler kısaltılamaz; ancak sözleşmeyle artırılabilir.
İşveren, fesih bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle hizmet sözleşmesini feshedebilir.
Fesih bildirim sürelerinin, her iki taraf için de aynı olması zorunludur; sözleşmede farklı süreler öngörülmüşse, her iki tarafa da en uzun olan fesih bildirim süresi uygulanır.”
- “MADDE 434- Hizmet sözleşmesinin fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim süresine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür.”
Bu hüküm özellikle 10 yıldan daha fazla kıdemi olanlar açısından büyük getirileri olan bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.
- “MADDE 438/1-3- İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir.
Hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz.”
- “MADDE 440- Sözleşme, işçinin ölümüyle kendiliğinden sona erer. İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak bir aylık; hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse, iki aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür.”